tourette sendromu

Tourette Sendromu (Tik Bozuklukları)

Halk arasında ‘tik’ olarak bilinen, tekrar eden istenmeyen davranışlara hemen hepimiz aşinayız.
‘Şeftali’ dendiğinde göz kırpan, belli aralıklarla üst dudağını burnuna doğru büzen veya periyodik olarak belli bir sesi çıkaran insanlar tanımış olabilirsiniz veya belki sizin de bazı tikleriniz olabilir. 

Bu yazımızda tikleri konu olarak ele aldık. Bilimsel adı Tourette Sendromu olan tik davranışını gelin biraz irdeleyelim. Keyifli okumalar dileriz…

Tourette Sendromu Nedir?

Kişinin istenmeyen ve tekrar eden davranışlar sergilemesi, anlık fiiller gerçekleştirmesi veya sesler çıkarması olarak tanımlanabilecek olan Tourette sendromu; sinir sistemi ile ilgili nörolojik bir rahatsızlıktır. 

 

Basit hece ya da kelimeleri tekrar tekrar söyleme, tekrarlayan göz kırpma hareketleri, elini sallama, sürekli biri dürtüyormuşçasına omuzlarını silkeleme gibi hareketler ile kendini gösterebilen bir sendrom olsa da kimi zaman uygunsuz sözler ya da hakaretler dahi görülebilir. 

 

Genellikle aniden ortaya çıkan Tourette Sendromu, zamanla yavaşlasa da bazı durumlarda bu yavaşlama gerçekleşmeyebilir. Dolayısıyla çoğu zaman çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan bir rahatsızlık olduğu bilinse de bazı kişilerde Tourette Sendromu yaşam boyu devam edebilmektedir. 

 

Tourette Hastalığı daha çok dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi başkaca nörolojik kaynaklı rahatsızlar ile beraber ortaya çıkmaktadır. 

Tourette Sendromunun Nedenleri

Hem genetik hem çevresel faktörlerden etkilenebilen bir sendrom olduğu bilinse de Tourette Sendromunun kesin nedenlerine dair henüz net bir bilgi bulunmamaktadır. 

Ancak elbette hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadığı tahmin edilen hem genetik hem çevresel bazı faktörlerin varlığı tahmin edilmektedir. 

Bu faktörleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Aileden birinin daha önce Tourette Sendromu yaşamış olması
  • Nörotransmitterlerin (özellikle serotonin ve dopamin olmak üzere) beyindeki seviyelerinde yaşanan düzensizlikler
  • Beynin bazı bölgelerinde yaşanan anormal aktiviteler
  • Enfeksiyon sorunları
  • Ani yaşanan veya şiddetli korku
  • Stres
  • Travmatik olaylar (travma sonrası stres bozukluğu)
  • Bazı bağışıklık sistemi problemleri

 

Bunun yanında, bazı sebeplerin var olan Tourette Sendromunun şiddetinin artmasına neden olduğu da bilinmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Stres
  • Endişe
  • Yorgunluk
  • Ergenliğe giriş 
  • Heyecan

Tourette Sendromunda Genetik Faktörler

Genetik faktörlerin Tourette Sendromundaki yerini irdelemeden önce genetik faktörlerin ve genetiğin ne olduğunu kavramak önemlidir. 

 

Genler; canlı varlıkların biyolojik ve fiziksel niteliklerini düzenleyen temel yapı birimi olup, genetik ise canlı varlıkların birbirine nesilden nesile aktardığı gen kodlarını ifade etmektedir. 

 

Dolayısıyla genetik faktörler dendiğinde akla; genler aracılığı ile önceki nesilde yaşanan durumların ya da özelliklerin sonraki nesillere aktarılması gelmelidir. 

 

Tourette Sendromu sinir sistemi ile yakından ilişkili olan nörolojik bir rahatsızlıktır. Sinir sistemi ve nörolojik yapı ise vücudun, genetik kodların oldukça etkili olduğu bir parçasıdır. Dolayısıyla nedenleri tam olarak açık olmamakla beraber genetik faktörlerin Tourette Sendromunun oluşumunda oldukça etkili olduğu söylenebilecektir. Bunun sonucu olarak daha önce ailesinden biri Tourette Sendromu yaşamış olan birinde bu sendromun ortaya çıkma riski daha yüksek olacaktır. 

Tourette Sendromunda Psikososyal ve Çevresel Faktörler

Daima birbirinin etkisi altında olan sosyal ve psikolojik olguların ilişkisi psikososyallik olarak adlandırılıyor olup bu ilişkinin bir duruma olan etkileri ise psikososyal faktörler olarak adlandırılmaktadır. 

 

Öte yandan çevresel faktörler ise canlı varlıkların biyolojik yapısını etkileyen sıcaklık, yaş, nem, kişinin büyüdüğü ortam, beslenme düzeni, kişinin psikolojik yapısı gibi faktörlerdir. 

 

Tourette Sendromunda daha önce de ifade ettiğimiz gibi genetik faktörlerin etkisi oldukça fazladır. Ancak bu durum psikososyal ve çevresel faktörlerin Tourette Sendromu’na neden olmayacağı anlamına gelmemelidir. Zira stres, yorgunluk, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikososyal faktörler ile yaş, ergenlik, ani veya yoğun korku gibi çevresel faktörlerin Tourette Sendromunun ortaya çıkmasında etkisi bulunmaktadır.

Bunlar dışında, kişinin tiklerini tetikleyen dış unsurlar da olabilir ve bu dış unsurların kişiyi neden etkilediğinin irdelenmesi ve bu unsurun tetiklediği duyguların derinine inilmesi ile tiklerini kontrol altında tutmasının yolu açılabilir.

Toplumda çoğu kişinin bazı nesnelere, seslere, kelimelere, besinlere karşı engel olamadığı tik hareketleri gelişebilmektedir.

Tourette Sendromunun Nörolojik ve Biyolojik Temelleri

Tourette Sendromu esasında sinir sistemi temelinde gelişen nörolojik bir rahatsızlık olup, daha çok nörolojik temeli olan bir rahatsızlıktır. 

Zira sinir sistemi ile nöronların işleyişindeki aksaklıklar Touretto Sendromunu ortaya çıkarmaktadır. Bunun yanında elbette bazı biyolojik temellere de dayanan Touretto Sendromu vücuttaki başta dopamin ve serotonin olmak üzere nörotransmitterler ile yakından ilişkilidir. 

Nörotransmitterler beyindeki bilgi akışını ve sinir uyarılarını sağladığından bu nörolojik ve biyolojik temellerin birbirinin etkisi altında olduğu söylenebilecektir. 

Tourette Sendromunun Belirtileri

Tourette Sendromu daha çok çocukluk ve ergenlikte ortaya çıkmak üzere yetişkin bireylerde de görülebilmekte ve bu kişilerde bazı belirtilere neden olmaktadır. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz: (ani ve sürekli şekilde)

  • Öksürme
  • Yüz buruşturma
  • Omuz silkme
  • Zıplama
  • Birine temas etme dürtüsü
  • Boğaz temizleme 
  • Göz kırpma
  • Kafa sallama
  • Bir kelime söyleme
  • El vurma
  • Yüz kaslarında kasılma
  • Kaş oynatma
  • Burun çekme

Siz de takdir edersiniz ki bu hareketlerin Tourette Sendromu belirtisi olarak nitelendirilmesi için hastalığın tanımından da açıkça anlaşıldığı üzere ani ve sürekli tekrar eden biçimde gerçekleşmesi gerekmektedir. 

Tik olarak adlandırdığımız bu hareketlerin ancak tekrar tekrar gerçekleşiyor olması ve kişinin bunları yapmaya engel olamaması durumunda bu ismi aldığını artık hepimiz öğrendik.
Gelin, şimdi tiklerin çeşitlerine bir göz atalım;

Motor Tikler 

Motor tikleri açıklamadan önce kısaca tiklerin genel tanımına bir göz atacak olursak; tekrar eden, düzensiz ve kişinin kontrolü dışında ortaya çıkan karmaşık ya da basit davranış, hareket ya da sesler tik olarak tanımlanabilecektir. 

Motor tikler ise aynı zamanda kas tikleri olarak da bilinmekte olup, bir kasın çalışması ya da birden fazla kasın aynı anda çalışması ile ortaya çıkan tiklerdir. 

Basit ya da karmaşık olabilen motor tiklerin basit olanlarına; göz kırpma, omuz silkme, kafa sallama gibi örnekler karmaşık olanlarına ise; burna dokunma, etraftakileri koklama, tekme atma hareketleri örnek gösterilebilecektir. 

Vokal Tikler

Vokal tikler, motor tiklerden ayrı olarak herhangi bir hareketin tekrar etmesi olarak değil seslerin tekrar tekrar çıkarılması olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Burun, ağız ya da boğazda oluşan birtakım seslerin düzensiz olarak, kontrol dışı tekrarlaması durumu vokal tikleri ortaya çıkarmaktadır. 

 

Vokal tikler öksürük, boğaz temizleme, burun çekme gibi basit seslerden olabilirken küfür, hakaret gibi karmaşık kelime ya da cümlelerden de oluşabilir ki böyle bir durumun hem kişi açısından tehlikeli hem de etrafındakiler açısından daha rahatsız edici olacağı açıktır. 

Kompleks Tikler

Tikler hangi hareketleri ortaya çıkardığına göre ayrıldığı gibi süresi ve yapısına göre de ayrıma tabi tutulmalıdır. Burada karşımıza basit tikler ve kompleks tikler olacak şekilde iki grup tik çıkmaktadır. 

 

Saniyelik olacak şekilde ortaya çıkan, daha hafif düzeyde tikler basit tikler olarak adlandırılmaktadır. Öksürme, burun çekme ya da göz kırpma bu şekilde basit tiklere örnek verilebilir. 

 

Daha belirgin şekilde ortaya çıkan ve basit tiklere nazaran daha uzun süren tikler ise kompleks tikler olarak adlandırılmaktadır. Bu tarzda tiklerde birden fazla kas grubunun aynı anda çalışması söz konusudur. Bu tipte tiklere ise küfür etme, kafayı ileri geri hareket ettirme, nesnelere dokunma gibi örnekler verilebilir. 

Tourette Sendromu ile Birlikte Görülen Diğer Rahatsızlıklar

Tourette Sendromu, çoğu zaman başka rahatsızlıklarla birlikte ve hatta bazen de başka bazı psikolojik sorunların sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. Öyle ki Tourette Sendromu yaşayan bireylerin yüzde doksanında başka rahatsızlıklar da görülmektedir. 

Öncelikle travma sonrası stres bozukluğu, stres, obsesif kompulsif bozukluk ve bazen de anksiyete bozuklukları Tourette Sendromuna yol açabilen psikolojik bozukluklardır. 

Öte yandan;

  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), 
  • Anksiyete bozukluğu, 
  • Depresyon, 
  • Davranış bozuklukları, 
  • Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), 
  • Otizm
  • Öğrenme güçlüğü 

ise Tourette Sendromu’na eşlik edebilen psikolojik problemlerdir. 

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Tourette Sendromu İlişkisi 

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB); kişideki takıntı düşüncelerin sürekli hale gelerek günlük yaşamını ve ruh halini aşırı etkileyecek bir düzeye gelmesidir. 

 

Obsesif kompulsif bozukluk, takıntı haline gelen düşünceler yani obsesyonlar ve tekrarlayan davranış veya zihinsel eylemlerin bir arada ortaya çıkması ile oluşmaktadır.

Tourette Sendromu ve obsesif kompulsif bozukluk tanımlarına bakıldığında birbiriyle oldukça benzer görünse de farklı ancak yakından ilişkili bozukluklardır. 

Çok benzer görünseler de Tourette Sendromu tiklerle; obsesif kompulsif bozukluk ise daha çok takıntılarla ilgilidir. Tikler daha kısa süreli ortaya çıkan ve daha çok kaslarla ilgili olan durumlarken takıntılar daha uzun süreli ortaya çıkan ve kişinin zihnini sürekli meşgul eden düşüncelerdir. 

Bu ayrım aynı zamanda Tourette Sendromu ve obsesif kompulsif bozukluğu da birbirinden ayırmaktadır. 

Öte yandan bu iki rahatsızlığın birbiri ile ilişkili olduğunu da söylemek mümkündür. Zira Tourette Sendromu yaşayan kişilerin çoğunda obsesif kompulsif bozukluk da görülmekte olup bazı kişilerde de obsesif kompulsif bozukluk Tourette Sendromunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile Tourette Sendromu İlişkisi

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dikkat eksikliği ve hiperaktiflik yani aşırı hareketlilik durumlarını ayrı ayrı ya da her ikisini birlikte ortaya çıkarabilen bir rahatsızlık olup daha çok çocuklarda ortaya çıksa da kimi zamanlar yetişkinlerde de görülebilmektedir. 

Dikkat eksikliği ve Tourette Sendromunun birlikte görülme olasılığı oldukça fazladır. Zira tik bozukluğu kişiyi dikkatini bir noktaya odaklayamamaya itebilecektir. 

Kontrolü dışında gerçekleşen ve sürekli tekrarlayan bir hareket söz konusu olduğunda kişinin günlük yaşamına odaklanmasını oldukça zorlaştıracağı gibi zamanla bu sorunun DEHB halini almasına da neden olabilecektir. 

Anksiyete ve Duygudurum Bozukluklarının Tourette Sendromu ile İlişkisi

Aşırı kaygı bozukluğu olarak da bilinen anksiyete bozuklukları kişinin herhangi bir konu hakkında ya da genel olarak aşırı ve sürekli olabilecek düzeyde kaygı duymasını ifade eder. 

Duygudurum bozuklukları ise üzüntü, neşe, öfke gibi günlük hayatında her insanın zaman zaman yaşadığı ve gayet normal olan duyguların aşırı düzeyde ve nöbetler şeklinde yaşanmasını ifade eden bozukluktur. 

Öncelikle Tourette Sendromu kişiyi yoğun kaygı ile yaşamaya itebilir. Bunun sebebi tourette sendromundan ileri gelebilecek olan öz güven düşüklüğünün kişiyi günlük hayattaki basit aktivitelerde dahi başarısız olacağı ya da diğer insanlar tarafından komik görüneceği ve ön yargılı yaklaşılacağı düşüncesine itebilecektir. 

Aynı sebeple kişi yaşadığı üzüntü ve stresi aşırı hale getirip duygudurum bozukluğu da geliştirebilecektir. 

Öte yandan herhangi bir konu hakkında yaşadığı yoğun kaygı da kişiyi bir davranışı ya da hareketi sürekli yapmaya sürükleyerek Tourette Sendromu geliştirmeye itebilir. 

Tourette Sendromu Tanı Kriterleri

Tourette Sendromunun tanısı kişinin kendi kendine yapabileceği bir şey olmayıp, bu konuda mutlaka bir doktordan yardım alınmalıdır. 

Doktorun da burada Tourette Sendromu tanısı koyabilmek için dikkate alması gereken bazı kriterler bulunmaktadır. Bu kriterlerden en önemlisi kişinin var olduğunu söylediği tikin en az bir yıldır süregeliyor olmasıdır. 

Bunun yanında yukarıda da sözünü ettiğimiz belirtilerin varlığının dikkatle gözlemlenmesi gerekmektedir. 

Aynı zamanda Tourette Sendromunun teşhisini yaparken manyetik rezonans görüntüleme cihazı ve elektroensefalogram cihazlarından yardım alınabilecektir. 

İlaç Tedavisi ve Müdahalelerin Tourette Sendromuna Etkileri

Bilinen kesin bir tedavisi olmasa da Tourette Sendromundan kurtulmanın bazı yolları mevcuttur ve bu konuda ilaçlardan yardım alınabilecektir. 

İlaç tedavisi ancak bir doktorun alabileceği bir karardır ve hem nasıl kullanılabileceği hem de kullanım dozu hakkında doktorun tavsiyeleri muhakkak dikkate alınmalıdırDoktorlar tiklerin şiddetli olmadığı durumlarda çoğu zaman ilaç tedavisini tercih etmemektedir. Ancak tiklerin şiddetli olduğu ve kişinin hayatını zorlaştırdığı durumlarda ilaç tedavisine başvurulabilecektir. 

Bu şekilde ilaç tedavisi kararı alındığında çoğu zaman dopamin salgısını baskılayan ve azaltan ilaçlar tercih edilmektedir. Bu tarz ilaçlar hem tourette sendromunun etkisini azaltacak hem de enjekte edildiğinde sendromdan etkilenen kasın hareketini hafifletecektir.  

Ancak bu tarz ilaçların kilo alımı, depresyon, uyku gibi yan etkilerinin olabileceği unutulmamalıdırBunun yanında Tourette Sendromu yaşayan bireylerin bazı epilepsi tedavisi ilaçlarına da olumlu tepkiler verdiği görülmüştür

Davranışsal Terapiler ve Psikoterapinin Tourette Sendromu Üzerine Etkileri

Tourette Sendromu kimi zaman travma sonrası stres bozukluğunun bir sonucu olarak kimi zaman da stresin bir sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. 

Özellikle böyle durumlarda kişinin sendromdan kurtulmak için travması ve strese neden olan durumlarla da başa çıkması gerekebilecektir. Böyle bir durumda psikolojik iyileşme, sendromdan kurtulmak için şart hale gelmiş olacaktır. 

Kişilerin hem kendi psikolojik sağlıkları için çaba sarf etmeleri hem de gerektiğinde profesyonel yardım almaları oldukça önemlidir. Terapi, hem psikoterapi hem de davranışsal terapiler olmak üzere, kişinin zihnindeki temel inançları ve terapiden kaynaklı oluşan tahribatları çözümlemek hem de stres faktörlerini nasıl yöneteceği farkındalığını kişiye kazandırmak için önemli bir adımdır. 

Aynı zamanda var olan Tourette Sendromununun şiddetini artıran yorgunluk, endişe, üzüntü, heyecan gibi duygu ve hallerin doğru yönetilmesi ve bu hallere yol açan olaylar ile baş edilmesi için de Tourette Sendromu yaşayan bireylerin hayatında terapi önemli bir yere sahiptir.  

Meditasyon ve Yoganın Tourette Sendromu Üzerindeki Etkileri 

Tourette Sendromu yaşayan bireylerin, özellikle sendromun şiddetlenmemesi ve hatta etkisinin hafiflemesi açısından, yaşam tarzında birtakım değişiklikler yapmaları gerekecektir

Hem sendromun etkisini arttırabilen stres, endişe, yorgunluk, üzüntü ve benzeri durumlarla baş etmesini sağlayacak hem de sendrom sonucu ortaya çıkması muhtemel olan depresyon, öz güven düşüklüğü gibi sorunlarla mücadele etmesini sağlayacak bazı aktiviteleri hayatına dahil etmesi kişiye oldukça yardımcı olacaktır. 

Meditasyon ve yoga da bu aktivitelerin başında gelmektedir. Zira anı yaşamayı sağlayan ve kişinin zaman farkındalığını arttırarak kaygısını hafifleten, kişiyi tamamen kendi hayatına odaklayarak zihnindeki olumsuz duygulardan arındıran bu aktiviteler sendromun şiddetinin artmasının büyük oranda önüne geçmiş olacaktır

Sosyal Hayatta Tourette Sendromu

Tourette Sendromu kişinin öz güvenini oldukça olumsuz etkileyen bir durumdur. Öyle ki bu öz güven düşüklüğü kişinin kendisini sosyal hayattan soyutlamasına dahi neden olabilecektir.

Herhangi bir sosyal ortamda ya da karşı cinsle flörtöz bir buluşma gerçekleştireceğinde, arkadaşlarıyla sohbet ederken dahi sendromun kendisini kötü etkileyeceğini ve diğerleri tarafından gülünç karşılanabileceğini düşünen kişi; çareyi sosyallikten soyutlanmakta bulabilecektir. 

Bunun sonucu olarak ise sendromun diğer etkileri olan depresyon, asosyallik, anksiyete gibi problemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelecektir. Bu nedenle etrafındakilerin desteği ve anlayışı, kişinin sendromun etkisiyle daha fazla psikolojik sorun yaşamaması açısından oldukça önemlidir. 

Kendine Güven ve Sosyal Destek

Kendine güvenmek hayatın her alanında en önemli olgulardan biridir. Zira kendine güvenmek, insanın aynı zamanda sosyal olacağı, iş hayatında öz güvenin gerektirdiği riskleri alabileceği, kendisine gelen eleştirileri kabul ederek olgunlukla karşılayabileceği, sağlıklı bir ilişkiye sahip olacağı anlamına gelmektedir. 

Bu açıdan kişinin öz güvenini daima olması gereken düzeyde tutmak için elinden geleni yapması gerekmektedir. Ancak maalesef tourette sendromu kişinin öz güvenini kötü etkilemeye oldukça müsaittir. 

Başkaları tarafından gülünç karşılanacağı korkusu, olmadık yerlerde tikin ortaya çıkmasına dair yaşanan kaygı ve bazı anlayışsız denilebilecek insanlar tarafından gelen tepkiler buna sebep olmaktadır.

Bu açıdan tourette sendromu yaşayan kişilerin tedavi sürecinin yanında ya da tamamen ayrı olarak öz güven arttırmaya yönelik çalışmalar yapması oldukça önemlidir. 

Spor yapmak, yoga, meditasyon, hobiler edinmek vs. bu konuda yapılabileceklerdir. Ancak kimi zaman kişinin kendi çabaları yetersiz kalabilir. 

Özellikle her ne kadar kişi öz güven çalışmaları yapsa da, etrafındaki insanların anlayışsız ve kaba davranışları kişiyi bu konuda oldukça negatif etkileyecektir. 

Bu nedenle tourette sendromu ve sendromun getirdiği öz güven düşüklüğü ile mücadele eden kişilerin sosyal çevresi tarafından alacağı desteğin de burada önemi oldukça büyüktür. 

Ebeveyn ve Aile İçin Rehberlik

Tourette Sendromu çocuklarda yetişkinlere nazaran daha sık ortaya çıkmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da ebeveynler durumu kontrol etmekte zorluk yaşayabilmektedir. 

Özellikle ilk kez ebeveyn olan kişiler çocuklarında tourette sendromu olması halinde durumun kontrolü için nasıl davranacakları konusunda akıl karışıklığı yaşayabilmektir. 

Ancak böyle bir durumda ebeveynlerin panik olmaması ve çocuklarına karşı hem anlayışlı hem de şefkatli yaklaşması oldukça önemlidir. İlk olarak ebeveynin yapması gereken bir doktora mutlaka danışmak ve doktorla beraber sürece karar vermektir. 

Sonrasında ise hem çocuklarına olan yaklaşımları hem de kendi psikolojik sağlıklarını ihmal etmemeleri oldukça önemlidir. Bu bağlamda profesyonel destek almaktan çekinilmemelidir. 

Hem çocuğun psikolojisi için bir çocuk terapistinden yardım alabilirler hem de kendi psikolojik sağlıkları için bireysel ya da aile terapisinden faydalanabilirler. 

Tourette Sendromu Hakkında Toplumdaki Yanlış Algılar ve Mitler

Tourette Sendromu hakkında toplumda doğru bilinen birçok yanlış bilgi bulunmaktadır. Bunların başında sendromun kalıcı olduğu ve tedavisinin olmadığı yatmaktadır. 

Ancak bilinenin aksine Tourette Sendromu kalıcı değildir ve kimi zaman kendi kendine etkileri azalırken kimi zaman çeşitli tedavi yöntemlerinden ya da terapiden destek alınabilir.

Bunun yanında Tourette Sendromu yaşayan çocuklarda zeka geriliği olduğu da doğru bilinen yanlış bir bilgidir. Bu iki durumun birbiriyle ilişkisi bulunmayıp; Tourette Sendromu zeka geriliğinden bağımsız olarak genetik ya da çevresel faktörlerle ortaya çıkabilir. 

Ayrıca Tourette Sendromu bilinenin aksine yalnızca sinir sistemindeki problemlerden kaynaklı ortaya çıkan bir sorun da değildir; kişinin yaşadığı bir travmatik olayın sonucu olarak ya da stresten kaynaklı da ortaya çıkabilir. 

Tourette Sendromunun İş Yaşamına Etkileri

Toplum tarafından Tourette Sendromu yaşayan bireylere ön yargılı yaklaşılabilmektedir. Maalesef aynı önyargı iş hayatında da mevcuttur ve bu nedenle Tourette Sendromu yaşayan bir bireyin başarılı olduğuna müdürünü ikna etmesi diğer bireylere nazaran daha zor olabilir. 

Bunun yanında bir de iş arkadaşlarının kişiye yaklaşımı vardır ki; bu durum hem kişinin iş hayatı hem de genel olarak psikolojisi açısından oldukça önemlidir. 

Zira arkadaşları tarafından sahip olduğu rahatsızlık nedeniyle alay konusu olan ve mobbinge uğrayan bir kişinin verimli bir çalışan olma ihtimali oldukça düşüktür

Normal şartlarda sendromun kişinin çalışma performansına gözle görülür bir etkisi olmasa da çalışma arkadaşlarının ve müdürünün bu durumdan dolayı kişiye yaklaşımı elbette bu performansı etkileyecektir. 

Tourette Sendromunun Okul Hayatına Etkileri

Okul çağına gelmiş çocuklar diğer arkadaşlarını alay konusu etmek ve onlara zorbalık etmek konusuna maalesef oldukça ilgililerdir. 

Tourette Sendromu olan bir çocuğun okula başlaması durumunda bir takım nazik olmaktan uzak muamele ile karşılaşması oldukça yüksek bir ihtimaldir. Bu da normalde sendromun çocuğun okul hayatında belirgin bir etkisi olmayacak olmasına rağmen, dolaylı yoldan kötü bir etkisi olmasına neden olabilecektir. 

Bu nedenle öğretmenin öğrencilerine bu bilinci aşılaması oldukça önemlidir. Bunun yanında ebeveynleri de Tourette Sendromu yaşayan çocuklarının bu süreçte destekçisi olmalı ve onun da tıpkı diğer çocuklar gibi değerli ve özel olduğunu çocuğuna hissettirmelidir. 

Sizler de anonim olarak yorum yaparak, mücadele ettiğiniz tikler ve başa çıkmak için neler yaptığınızı bizlerle paylaşabilirsiniz.

Yazar
Avatar
Şebnem Akı KaraoğluUzman Psikolog12 Temmuz 2024
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı