Sosyal Anksiyeteyi Kötüleştiren 10 Alışkanlık
- Sosyal Anksiyete Bozukluğunu Kötüleştiren Alışkanlıklar
- 1. Kaçınmaktan Vazgeçin
- 2. Negatif Düşünme Alışkanlıklarınızdan Kurtulun
- 6. Asla Değişemeyeceğinizi Düşünmeyi Bir An Önce Bırakın
- 7. Başarısız Olacağınızı Ön Görmeyi Bırakın
- 8. Karşınıza Çıkan Fırsatları Kaçırmaya Son Verin
- 9. Sosyal Anksiyete Bozukluğunuzu Bir Sır Olarak Saklamaktan Vazgeçin
- 10. Asla Yalnız Olduğunuzu Düşünmeyin!
Daha önce “Sosyal Anksiyete Bozukluğunuz Olabileceğini Gösteren 7 İşaret” adlı yazımızda söz ettiğimiz gibi sosyal anksiyete kendisini birçok şekilde gösterebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu yaşıyorsanız eğer sizde korku ve panik yaratacak bazı alışkanlıklara sahip olmanız olası. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sahip olduğunuz bu alışkanlıkları fark edip yenmeye çalışmak sizi sosyal anksiyete bozukluğundan kurtarmaya yardımcı olacaktır.
Sosyal Anksiyete Bozukluğunu Kötüleştiren Alışkanlıklar
1. Kaçınmaktan Vazgeçin
Kaçınma davranışı kendisini birçok şekilde gösterebilir. İçinde bulunduğunuz sosyal ortamda insanların gözlerinin içine bakmaktan kaçınabilirsiniz ya da sunum konuşmanız için hazırladığınız metni kelime kelime okuyor olabilirsiniz. Bunlar hep kaçınma davranışlarıdır ve bazen bu tip davranışları fark etmeden, sanki sizinle bütünleşmiş gibi yapıyor olabilirsiniz. Fakat kaçınma davranışlarını tekrar etmeniz sizi çözümden uzaklaştırır ve uzun vadede anksiyetenizi olumsuz yönde etkiler.
2. Negatif Düşünme Alışkanlıklarınızdan Kurtulun
Negatif düşünce alışkanlıkları sosyal anksiyetenin temelini oluşturur. Sosyal anksiyete bozukluğu mücadelesinde en etkili yöntemler olarak kabul edilen Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabullenme ve Kararlılık Terapisi gibi birçok yöntem kişilerde var olan negatif düşünce kalıplarını değiştirmeye odaklanır. Eğer negatif düşüncelerden kurtulmaya nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız ilk olarak bir düşünce günlüğü tutmaya ve gün içinde aklınızdan geçen olumsuz düşünceleri buraya yazarak düşünce hatalarınızla ilgili farkındalık oluşturmaya başlayabilirsiniz.
3. Yardım Almayı Ertelemeye Son Verin
Kendinizde sosyal anksiyete belirtilerini gözlemlemenize rağmen henüz profesyonel bir yardıma baş vurmadıysanız bu alanda çalışan, uzman bir psikolog ile görüşmek için ilk adımı atmaktan çekinmeyin. İlk adımı atmak her ne kadar zor olsa da iyileşme yolunda büyük bir mesafe kat etmenizi sağlayacaktır.
4. Durumunuzun Ümitsiz Olduğunu Düşünmeyi Bırakın
Yaşadıklarınızı düşündüğünüzde psikolojik desteğin işe yaramayacağını hissediyor olabilirsiniz. Peki denemekten ne kaybedersiniz? Uygun psikolojik destek yöntemleriyle sosyal anksiyete bozukluğunu kısa sürede yenebileceğinizi unutmayın.
5. Kendinizi Başkalarıyla Karşılaştırmaya Son Verin
Başarının en gerçek ölçütü bir yıl öncesine göre şu anda nasıl olduğunuzdur, başkalarına kıyasla nerede olduğunuz değil. Her zaman sizden daha özgüvenli, daha sosyal, daha fazla arkadaşı olan kişiler olacak. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak yerine geliştirmek istediğiniz özellikleriniz üzerinde çalışmanız çok daha verimli olacaktır.
6. Asla Değişemeyeceğinizi Düşünmeyi Bir An Önce Bırakın
İçten içe genetik olarak şanssız olduğunuzu ya da sosyal kaygı bozukluğunuzun yardım edilemeyecek kadar kötü olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Değişemeyeceğinizi düşünmenize neden olan faktörler her neyse bir kenara bırakın. Değiştirebileceğiniz şeyleri değiştirmeyi, değiştiremeyeceklerinizi ise kabul etmeyi öğrenin. Her zaman daha fazla pratik yaparak sosyal ortamlarda daha başarılı ya da kendinizi rahat hissetmediğiniz ortamlarda daha rahat olabilirsiniz. Değişimin her zaman mümkün olduğunu unutmayın.
7. Başarısız Olacağınızı Ön Görmeyi Bırakın
Gerçekleşmesini istemediğiniz şeyleri düşünmeyi bir an önce bırakın. Bunun yerine gerçekten olmasını istediğiniz şeylere odaklanın. Başarısızlığı garantilemenin en kesin yolu onu beklemektir. Eğer topluluk önünde konuşma yapmanız gereken bir etkinliğe katılmanız gerekiyorsa kendinizi kendinden emin bir konuşmacı olarak gözünüzde canlandırın. Her şey bir anda istediğiniz gibi olmayabilir ancak en azından kendinize bir şans vermiş olacaksınız.
8. Karşınıza Çıkan Fırsatları Kaçırmaya Son Verin
Daha önce hiç yeni sorumluluklarla başa çıkamayacağınız için size teklif edilen bir pozisyonu geri çevirdiğiniz ya da kariyerinizde büyük fark yaratabilecek bir eğitime yalnızca kalabalık olduğu için katılmadığınız oldu mu? Ya da dışarıya adım atmadan tüm zamanınızı haftalarca evde geçirdiğiniz? Eğer öyleyse sosyal anksiyetenin yaşamınıza yön vermesine izin veriyorsunuz demektir. Kaygı ve korkularınızın sizin adınıza hayatınızı yönlendirmesine izin vermeniz ileride kaçırdığınız fırsatlar için pişman olmanıza neden olacaktır.
9. Sosyal Anksiyete Bozukluğunuzu Bir Sır Olarak Saklamaktan Vazgeçin
Sosyal kaygı bozukluğu utancı da beraberinde getirir. En büyük korkunuz başka insanların sosyal ortamlardan ne kadar rahatsız olduğunuzu bilmesi olabilir. Ancak dürüst olmakla gerçekten ne kaybedersiniz? En yakınızdaki kişilere sizi gerçekten rahatsız eden durumlar ile ilgili küçük bir önbilgi vermeniz ileride tüm hikayenizi açıklıkla paylaşabilmenizi ve sizin durumunuzdaki başka kişilere de yardımcı olabilmenizi sağlayacak büyük bir adım olabilir.
10. Asla Yalnız Olduğunuzu Düşünmeyin!
Sosyal kaygının (Sosyal Anksiyetenin) beraberinde getirdiği en büyük problemlerden biri de başka insanların da sizinle aynı problemleri yaşadığını göremeyecek kadar kendinizi izole etmenizdir. Sizin dışınızdaki herkes sosyal hayata rahatlıkla uyum sağlıyor gibi görünse de durum hiçbir zaman böyle değil, sizin yaşadıklarınızı yaşayan birçok kişi her gün mücadele etmeye devam ediyor. Sosyal medya gruplarını ya da sizinle benzer şeyler yaşayan kişilerin hikayelerini takip ederek yalnız olmadığınız gerçeğini kendinize hatırlatın.
Bu alışkanlıklar dışında yaşadıklarınızla başa çıkabilmenizi sağlayacak farklı teknikleri Sosyal Fobiyle Başa Çıkmanızı Sağlayacak 12 Yöntem başlıklı yazımızdan da inceleyebilirsiniz.
Psikolojik bilgiye ve desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız psikologofisi.com platformumuzdaki uzmanlarımızla her zaman görüşebilirsiniz.
Kaynak: American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-5.