Psikolojik Destek Alan Kişilerle İlgili Doğru Sanılan Yanlışlar

Fiziksel bir sorunumuz olduğunu hissettiğimizde, mesela vücudumuzun herhangi bir yeri ağrıdığında hemen doktora gidip bir çare bulmak isteriz. Fakat iş ruh sağlığımıza geldiğinde bir psikologla görüşüp sorunlarımızı çözme konusunda bir erteleme davranışına girebiliyoruz. Genelde “insanlar ne der”, “bana deli mi derler”, “vaktim yok” gibi bahanelerle bir psikologla görüşmeyi reddedebiliyoruz. Fakat psikolojik rahatsızlıklarda erteleme davranışına gitmek ileri zamanlarda bizim için yıpratıcı olabilir. 

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) paylaştığı verilere göre dünya çapında her 4 kişiden 1'i hayatlarının belli zamanlarında psikolojik rahatsızlık geçiriyor. Hatta daha da çarpıcı bir istatik vermek gerekirse, günümüzde milyonlarca insanı etkileyen psikolojik rahatsızlıkların görülme oranı; kanser, diyabet, kalp hastalıkları gibi ciddi hastalıklardan çok daha yüksek. Uzmanlar, 2020 yılında psikolojik rahatsızlıkların fiziksel sakatlıkların oranını geçerek en büyük iş görmezlik sebebi olacağını öngörüyorlar.

 

Ne yazık ki psikolojik rahatsızlıklar hayatımızı her geçen gün daha da tehdit etmeye devam ediyor. Hal böyleyken, psikolojik destek alan kişilerle ilgili doğru bilinen yanlışları ortadan kaldırmak belki de bizim en büyük sorumluluğumuz.

Yalnızca “Deliler” Psikoloğa Gider!

Kendi isteğiyle psikolojik destek alan, Psikolog ile görüşen kişilerin çok büyük bir kısmı ne kendileri ne de başkaları için kesinlikle tehdit oluşturmaz. Şiddete meyilli olmadıkları gibi “tuhaf” olarak değerlendirilebilecek kişilik özellikleri de göstermezler. Bu tür gerçek dışı ve negatif toplumsal etiketlerin birey ve toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğunu bilmek, konuyla ilgili toplumsal bilinçlenmeyi sağlayacak eğitimleri çocukluk çağında başlatmak son derece önemli bir adımdır.

İnsanlar yalnızca zorunlu oldukları için mi terapiye gider! Psikoloğa neden gidilir?

Günümüzde ne yazık ki hala psikolojik destek alan kişilerin yaşamlarının artık fonksiyon gösteremeyecek hale geldiğine ve sevdikleri tarafından zorla psikoloğa götürüldüğüne/ gitmek zorunda bırakıldığına dair yanlış inanışlarla karşılaşabiliyoruz. Yaşadıkları psikolojik problemler nedeniyle yardıma ihtiyaç duyan kişilerin büyük çoğunluğu kendi istekleriyle bu süreci başlatırlar.

 

Yalnızca çok daha ciddi ve kronik psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle bir kriz durumu yaşayan, kendileri ya da başkaları için tehdit oluşturabilecek kişiler öncelikle psikiyatri uzmanlarının görev aldığı, tam teşeküllü psikiyatri kliniklerinde ihtiyaçları olan desteği almaları için yönlendirilirler.

Terapi yalnızca “akıl hastaları” içindir!

Nasıl ki yıllık düzenli kontrollerimiz, şüphelendiğimiz bir hastalığa karşı kan testlerimizin yapılması için bir doktora, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını öğrenebilmek ve kilo gibi beden sağlığımızla ilgili süreçlerimizi bilinçli bir şekilde takip edebilmek için bir diyetisyene gidiyorsak yaşadığımız psikolojik problemleri ön yargısızca dinleyip sorunlarımızla baş edebilmemizi sağlayan sağlıklı ve etkili yolları

 

öğrenmek için psikolojik danışmanlara ihtiyaç duyarız. Sıkıntılı dönemlerimizde bize destek olabilecek yardıma ulaşmak için attığımız adımlar “hasta” olduğumuz anlamını asla taşımaz. Aksine problemlerine çözüm üretmek için bilinçli adımlar atan “cesur” bireyler olduğumuzu gösterir. 
Özellikle terapi ve psikologun ne olduğu konusunda detaylı bilgi edinmeniz için "Terapi nedir, nasıl yapılır ve ne işe yarar?"adlı yazımızı mutlaka okumanızı öneriyoruz.

Terapi çok pahalıdır!

Günümüzde milyonlarca kişinin aktif olarak kullandığı online terapi uygulamaları hem çok daha uygun fiyatlarla psikolojik destek alabilme hem de evinizden bile çıkmadan psikoloğunuzla görüşebilme imkanı sağlıyor. Özellikle gizliliğe önem veren, kendini bu şekilde daha rahat ifade edeceğini düşünen kişiler için rumuz kullanarak anonim görüşme, video chat ve telefon yoluyla terapi alma gibi seçenekler de sunan bu sistemler, hem ekonomik hem de kullanışlı olmalarıyla dikkat çekiyor. Psikologofisi.com üzerinden uygun fiyatlar ve anonim görüşme seçenekleriyle dilediğiniz zaman uzman psikologlarla görüşebiliyorsunuz.

Sadece zayıf insanlar terapiye ihtiyaç duyar!

Bu bakış açısı yakın zamanda trafik kazası geçirmiş birinin kaza öncesindeki fiziksel bütünlük ve sağlık durumunu yeniden kazanabilmesi için fizik tedaviden yararlanmak yerine kendi kendine eski gücüne kavuşmasını beklemekten çok da farklı sayılmaz. Stres, depresyon, anksiyete gibi problemler, geçmişte yaşadığımız psikolojik travmalar benliğimizde fiziksel rahatsızlıklardan çok daha zor ve aşılması güç yaralar açabilir. Bu travmalar sonrasında yaşamımızın kontrolünü yeniden elimize almak son derece güçlü ve çalışkan bir kişiliği gerektirir. Hayatın zorluklarına karşı dayanıklı olmanın yolları adlı yazımızdan yaşamın karşınıza çıkardığı zor durumlarla nasıl başa çıkabileceğiniz ile ilgili bazı ipuçlarını inceleyebilirsiniz.

Terapiye giden kişilerin çevrelerinde onları dinleyen, seven yakınları ve aileleri yoktur!

En yakın arkadaşınız, eşiniz ya da ailenizden biri bu konuda özel eğitim almış bir psikoterapist olmadığı sürece kendilerinden bir psikologdan alacağınız desteği alamazsınız. Aile ve arkadaşlık ilişkileri her ne kadar psikolojik sağlığın korunmasında önemi tartışılamaz sosyal destek mekanizmaları olsalar da böylesine ciddi bir ihtiyacın sorumluluğunu arkadaşlarınıza ve ailenize yüklemek ne siz ne de onlar için adil ve verimli olmayacaktır

Terapinin verimli olması için mutlaka anti depresan ilaç kullanmak gerekir!

Kronik depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklarda iyileşme sürecine mümkün olan en kısa sürede ulaşabilmek için antidepresan ve düzenli terapi uygulamalarının birlikte kullanımı, kişinin yaşadığı sorunların şiddetine de bağlı olarak, psikoterapistler tarafından önerilebilir. Ancak ilaç kullanım süresi sonlandıktan sonra ya da hiç ilaç kullanmadan psikolojik destek hizmetlerinden faydalanan ve yaşam kalitesini bu görüşmelerin yardımıyla yükselten birçok kişi vardır.

 

Dünya sağlık örgütü 1948 yılında sağlık kavramını; “sadece sakatlık ve hastalık durumunun olmayışı değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik durumunda olması” şeklinde tanımlıyor.

 

Psikolojik rahatsızlıklara karşı duyulan bu tür ön yargılar nedeniyle dünya çapında milyonlarca kişi yaşamları boyunca ihtiyaç duydukları teşhis ve profesyonel desteğe hiçbir zaman ulaşamıyor. Bu vahim durum kişilerin daha da yalnızlaşmasına ve sağlıklı bir gelecekten uzaklaşmasına neden oluyor. Mutlu bir yaşama ulaşmak için yalnızca bedenen değil ruhen de sağlıklı olmanın bir şart olduğunu unutmamak gerekiyor.

Yazar
Avatar
Eren Artun ErgülPsikolog27 Ocak 2017
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı