polyannacılık nedir

Polyannacılık mı, Gerçekçi İyimserlik mi? Hayata Bakış Açınızı Keşfedin

‘Bardağın dolu tarafından bakmak’ veya ‘Hayata pembe gözlüklerle bakmak’ deyimlerini çoğumuz duymuşuzdur. Ancak bir hayat felsefesi halini de alabilen bu deyimleri günlük hayatımıza entegre ederken ölçülü olmak oldukça önemlidir. 
Bardağın dolu tarafından bakmak, başka bir deyişle herşeyin pozitif yanına bakmak her ne kadar olumlu bir kavram olarak karşımıza çıkıyor olsa da; bu konuda dengeyi kaçırmak da kaçınılması gereken bir tutumdur. Çünkü sürdürülebilirlik, hayat felsefemizin sağlıklı olması, gerçeklikten kopukluk yaşamamak ve psikolojik sağlık açısından baktığımızda; olaylara gerçekçi yaklaşmak ve olası tehlikelerini de görebiliyor olmak oldukça önemlidir. 

Polyannacılık olarak adlandırdığımız gerçeklikten koparcasına olumlu yanlara odaklanma durumunu ele aldığımız yazımızı hazırlarken konuya dair merak edebileceğiniz tüm sorulara yanıt verebilmeyi amaçladık. Keyifli okumalar dileriz…


 

Polyannacılık Nedir?

Polyannacılık; en anlaşılabilir tanımlaması ile bardağın dolu tarafından bakarken ölçülü olamamak, olayların olumlu taraflarını görebilmek uğruna gerçeklerden kopuk yaşamak olarak açıklayabileceğimiz bir savunma mekanizmasıdır. 

Adını Eleanor H. Porter’ın ‘Polyanna’ isimli kitabından alan bu savunma mekanizmasında kişi sebebi her ne olursa olsun olayları düşünmek ve bu olaylarda mantık aramak yerine; yalnızca pozitif yanlara odaklanır ve bu bir süre sonra mantığı devre dışı bırakarak, gerçeklik algısında kopukluklar olmasına neden olur. O halde hadi önce Polyannacılık’ı iyimserlik ve pozitif düşünceden nasıl ayırt edebileceğimizi tanımakla başlayalım…

İyimserlik, Pozitif Düşünce ve Polyannacılığın Ayrımı 

İyimserlik ve pozitif düşünce; her insanın kendisine katması gereken ve depresyonanksiyete gibi birçok psikolojik hastalığın önüne geçmek ile birlikte genel olarak da psikolojik sağlığı oldukça olumlu etkileyen özelliklerdir. İyimserlik ve pozitif düşünce sayesinde insan, özellikle kendi elinde olmayan olay ve olgulara karşı endişe duymaktan uzak kalır ve böylece depresyon, anksiyete, stres benzeri psikolojik rahatsızlıklara karşı kendini korur. 

Her ne kadar polyannacılık mekanizması da kulağa iyimserlik ve pozitif düşünce ile aynı gibi gelse de burada farklı olarak, mantık devreye girmektedir. 

İyimser ve pozitif bir insan tıpkı polyannacılık mekanizmasında olduğu gibi olaylara olumlu tarafından baksa da, yalnızca olumlu tarafını görmez ve gerçeklik algısını kaybetmez. Bunun yerine, olaylardan çıkarması gereken dersleri kaygı, öfke gibi kendisine zarar verecek duygulara kapılmadan çıkarır ve bu olayları mantık çerçevesinde değerlendirmeyi ihmal etmez. Böylece olaylarla ilgili herhangi bir olumsuzluğa kapılmadan bu olaylardan edinmesi gereken tecrübeleri edinmiş olacaktır. 

Ancak polyannacılık’ta kişi olayı tamamen pozitif değerlendirir ve sadece anlık olarak kendini bu olayın yaratacağı olumsuz duygulardan korur; sonrasında ise olayı mantık çerçevesinde düşünmekten dahi kaçınır ve edinmesi gereken tecrübelerden yoksun kalır. 

Polyannacılığın Gerçekçi Olmayan İyimserlik Olarak Ele Alınması

İyimserlik insan mantığı ile celişmeyen ve kişiyi gerçekçi düşünmeden alıkoymayan; ancak negatif düşünmenin kişi psikolojisine yapacağı olumsuz etkilerden korunma sağlayan bir olgudur. 

Bunun yanında polyannacılık ise kişiyi gerçeklikten uzaklaştıran ve mantık ile insan arasına bir sınır çizilmesine neden olacak derecede yoğun olan iyimserlik olarak tanımlanabilir. Bu da polyannacılığın aslında toksik olarak nitelendirebileceğimiz düzeyde hayali ve gerçekçi olmayan iyimserlik olarak tanımlandırılmasına olanak kılar. 

Zira iyimser bir insan her ne kadar başına gelen bir olayın ya da bir olgunun olumlu taraflarını görebilse ve gereksiz üzüntüden uzak kalsa da, olayın ders çıkarılması gereken ve nispeten olumsuz olan taraflarını da görür. Yalnızca bunlara tamamen olumsuz gözle bakmak yerine ders çıkarması ve tecrübe edinmesi gereken olgular olduğunu anlayabilir. 

Polyannacılık mekanizması bulunan bir kişi ise, herhangi bir olayın yalnızca pozitif yanlarını görür. Bunu toksik ve devamlı bir hâle getirir; olayı mantıklı bir açıdan değerlendirmez ve alması gereken dersleri düşünmez. Bu yönleriyle polyannacılık, toksik iyimserlik ve gerçeklikten uzak iyimserlik olarak ele alınabilecektir. 

Günlük Yaşamda Aşırı İyimserliğin Bireye ve Çevresine Etkileri Nelerdir?

Günlük yaşamda iyimserlik kişiyi olumlu etkileyen ve gün içinde iç huzurunu korumasına, motivasyon kaybı yaşamamasına, odaklanmasına vs. yardımcı olan bir olgudur. Ancak bu iyimserlik aşırıya kaçtığında ve polyannacılık boyutuna ulaştığında artık kişiyi hem günlük hayattan hem de genel olarak hayatın gerçekliğinden uzaklaştıran toksik bir hâl alacaktır. 

Her ne kadar kısa vadede bu toksik iyimserlik kişinin iç huzurunu korumasına yardımcı olup kişiyi kaygıdan koruyacak ise de, uzun vadede kişinin ilişkilerini, iş hayatını vs. etkiler, hatalarından ders almasının önüne geçer. Bu da kişinin günlük yaşam aktivitelerinin aksamasına neden olur ve kişinin hatalarından ders alarak davranışlarını gözden geçirmesine engel teşkil eder. Kişi bu durumda yaşadığı her türlü kötü deneyimi tekrar tekrar yaşamaya açıktır çünkü bunu analiz etmemiş, hangi olumsuzluklar sonucunda bu noktaya vardığını kavrayamamıştır. Aynı durum aynı şekilde tekrardan yaşanıyor olsa bile, içindeki olumlu noktaları baz alarak bu defa olumlu bir sonuçla karşılaşma umudu taşımaktadır.

Bazı gerçeklerin farkına varamayarak olumsuzlukları göz ardı etmesine de sebebiyet veren polyannacılığın günlük yaşam için uzun vadede oldukça negatif etkili bir savunma mekanizması olduğunu söylemek gerekir. 
O an için negatif yanları göz ardı edip bundan etkilenmekten kurtulurken, getirebileceği olumsuz sonuçları ön göremiyor olmak durumun getirebileceği negatif sonuç karşısında savunmasız kalmasına sebep olacaktır.

Polyannacılığın Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?

Polyannacılık için tamamıyla negatif ya da pozitif olduğu hakkında bir yorum yapmak yanlış olacaktır. 

Öyle ki her ne kadar insan hayatında sürekli hâle gelmemesi gereken bir durum olsa da bazı anlarda avantajlı olabilecek bir durumdur. Polyannacılığın avantajlarına dair verilebilecek en somut ve yaygın örnek ciddi bir hastalığa yakalanan kişilerde ruh halinin önemine dayanır. Bu durumlarda polyannacılığa başvurarak durumu bir nebze toksik iyimserlikle karşılamak, iyileşme süreci için oldukça faydalı olabilecektir. 

Ayrıca polyannacılık, yazının başlarında da belirttiğimiz gibi kısa vadede kişiyi depresyon, anksiyete, stres gibi negatif ve ruh halini kötü etkileyen durumlardan uzak tutabilir. Dolayısıyla aslında kısa vadede polyannacılığın birey psikolojisini korumak için bir kalkan olarak kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Ancak uzun vadede ve sık kullanılan bir hâl aldığında polyannacılık oldukça dezavantajlı bir hâl alabilir. 

Polyannacılığın en dezavantajlı yanı kişiyi gerçeklikten uzaklaştırabilecek olmasıdır. Ayrıca kişinin mantıklı düşünerek olaylardan tecrübe almasının da önüne geçen bir hâl alması durumunda polyannacılık, kişi için oldukça dezavantajlı bir konuma gelebilecektir. Kişinin insan ilişkilerini düzenleyebilmesi, bir hatasının sorumluluğunu alabilmesi, çözüm üretebilen bir insan olması vs. de polyannacılıktan olumsuz etkilenebilen durumlardır. 

Çünkü biliyoruz ki korku, üzüntü, pişmanlık, endişe, kaygı, hayal kırıklığı, güvensizlik gibi kavramların her biri oldukça negatif olsalar da; özünde bir tehlike veya hatayı işaret ederek kişiye kendisini koruma yönünde bir işaret verirler. 

Örneğin, böcekten korkan insanlar böceğin zarar verebilecek olması kaygısını normalin üstünde yaşayarak hayat kalitelerini olumsuzluktan koruyamazlar, ancak ortamda bir böceğin varlığını fark ettiklerinde bu böcekten zarar görme ihtimalleri belki yok denecek kadar az bile olsa bu olasılığı göze almazlar.

Veya güven sorunu yaşayan bir insan ilişkilerinde bazı zorluklar yaşar, paylaşabilecek olduğu güzel deneyimlerden mahrum kalır; ancak yanlış birine güvenmiş olma ihtimalinin olası olumsuz sonuçlarından korunmuş olur.
Yaşadığı olumsuzluk karşısında pişmanlık yaşayıp bu pişmanlığı aşmakta sorun yaşayan insanın hayat kalitesi düşer, ancak uzun vadede aynı tecrübenin kıyısında olduğunda yaklaşmakta olan tehlikeyi tanır ve bu kez ne yapmaması gerektiğini biliyor olur.
Kaygılar yaşayan ve bu yüzden huzurlu olamayan kimseler bu kaygıların içindeyken baş etmek zorunda kaldıkları olumsuz duygulardan dolayı yıpranırlar, ancak olmasından aşırı çekindikleri ve bu uğurda derin endişeler yaşadıkları senaryolara karşı önlemler alırlar.
Polyannacılık etkisi altında olan kimselerin, korku, endişe, hayal kırıklığı, pişmanlık, güvensizlik gibi tüm olgulardan arınmış olduğunu ve bu yüzden de ortada önlem alınacak hiçbir olgu olmadığını düşündüğünü hayal edebilirseniz, polyannacılığın dezavantajlarını tam anlamıyla kavramış da olacaksınız.

Polyannacılık ve Sağlıklı İyimserlik Arasındaki Farklar Nelerdir ?

Sağlıklı iyimserlik detaylıca açıkladığımız gibi kişinin hayatında mutlaka bulunması gereken; hem günlük hayatı hem ilişkileri hem de kariyer hayatını ve tüm bunlarla birlikte insan psikolojisini oldukça iyi etkileyen bir olgudur. 

Ancak bu iyimserliğin sağlıksız bir hâl alması durumunda toksik iyimserlik ve dolayısıyla polyannacılık ortaya çıkar. Bu da sağlıklı iyimserliğin aksine psikolojiyi negatif etkileyen bir durumdur. Dolayısıyla polyannacılık ve sağlıklı iyimserlik birbirinden ayırt edilmesi gereken ve hassas yaklaşılması önemli bir konudur. 

Sağlıklı iyimserlik kişinin mantığını kullanmasının önüne geçmezken polyannacılık bir noktada mantık ile kişi arasında duvar oluşmasına neden olabilir. Hayır, yazıyı tekrar okumuyorsunuz, benzer bir cümleyi yazının önceki kısımlarında tekrar kurmuştuk, doğru. Bunu tekrarlamamızın sebebi; polyannacılığın insan ve mantığın arasına bir sınır çiziyor olmasının altını iyice çizdiğimizden emin olmak istememiz. Çünkü polyannacılık etkisi altındaki kişi mantıklı düşünmekten uzak kalacak, olayları her yönüyle değil yalnızca olumlu yanlarıyla değerlendirerek olası sonuçlar üzerine tahmin yürütürken hep elindeki eksik doneleri kullanacak ve bu donelerin hep olumlu olması sebebi ile de sürekli olumlu sonuçla karşılaşmayı bekleyerek olumsuzluklara karşı savunmasız kalacaktır. Ne kadar ilginç değil mi? Savunma mekanizması olarak geçen polyannacılık olgusu, kişiyi ne kadar da savunmasız bırakıyor aslında? Korku, kaygı, pişmanlık, güvensizlik, şüphecilik gibi olumsuz olgular eğer aşırıya kaçmazsa insanı nasıl da önlemler almaya, sonucu düşünmeye ve her yönüyle görmeye iterek koruyor, görebiliyor musunuz?

Ayrıca sağlıklı iyimserlik kişinin gerçekle daha sağlıklı ve verimli bir ilişki kurmasına yardımcı olurken polyannacılık, kişiyi gerçeklikten uzaklaştıran bir hâl alıyor. İyimserlik, kişinin insan ilişkilerini olumlu etkilediği gibi kişinin kendisi ile olan ilişkisini de iyileştirir ve kendisiyle barışmasına yardımcı olur. Oysa polyannacılık, kişinin insanlar ile olan ilişkisinin yapmacık bir hâl almasına neden olabilir ve kendisini tüm eksileri ve artıları ile kabul etmesine engel olur. 

 

Bu noktada anlaşıldığından emin olmak adına çok basit bir örnek vermek istiyorum;
Sahnemiz bir ofis ortamı olsun. 
Senaryo da, aynı ofisi paylaşan iki iş arkadaşını ele alsın. Bu ofisten birinin departmanın yeni yöneticisi olarak seçileceğini varsayalım. İki kişiden biri bizim kahramanımız, diğeri ise onun yönetici olmak için yapılan hataları kendi payına hiç değinmeden işverenle paylaşıp; yeni yönetici olarak kendisinin daha uygun bir seçenek olacağını göstermek uğruna arkasından iş çeviren ofis arkadaşı olsun.



Kahramanımızın sağlıklı iyimser olduğu senaryoda;

  • Departmandan çıkan hatalı işin ofis arkadaşı tarafından işverene anlatılırken tüm hataya kendisi sebep olmuş gibi gösterildiğini ‘arkadaşınız bile sizin yüzünüzden verimli çalışamamış ve çaresiz kalıp size uyum sağlamak zorunda kalmış’ dediğinde fark eder. 
  • Ev halkından bile daha uzun saatlerini ofis arkadaşı ile geçirdiği için iyimser yaklaşarak ofis arkadaşı ile dinlenme molalarında çay içmeye, sohbet etmeye, üzerinde çalıştıkları işte ofis arkadaşının yardımını almaya devam eder.
  • İşin hatalı gittiğini fark ettiğinde, bunun işverene ofis arkadaşı tarafından aktarılacağını ve kusurlu olarak kendisinin işaret edileceğini tahmin eder ve önlem almak için iş saatleri dışındayken iş maili üzerinden arkadaşının iş mailine ‘Kafama takıldı, bu gidişatla sonuç hatalı çıkacak gibi görünüyor. Acaba şu şekilde mi yapsak?’ gibi bir mail göndererek kendisini korumaya alır ve iş arkadaşının ortada yazılı bir görüşme varken suçu kendi üzerine atamayacağını; atsa bile işverenin görebileceği mailin onu koruyabileceğini garanti altına alır.
  • İş arkadaşının işverene karşı kendisini kusurlu gösterme çabasını bilir ve onunla olan iletişiminde paylaşımlarını buna göre yapar ve kendisine karşı kullanılabilecek kozlar vermekten kaçınır.
  • Benzer bir senaryo tekrar başına geldiğinde bu kez işverene ‘Aslında bu konuyu düzeltecek bir fikrim vardı ama bunun üzerinden ilerleyemedik. Sizin de bakıp değerlendirebilmeniz ve uygun görmeniz halinde o şekilde deneyebilmemiz için yazışmayı size de iletiyorum’ diyerek durumun kendisi yüzünden olmadığını bu kez kanıtlayabilecek durumdadır ve aynı şey yüzünden ikinci kez zarar görmez. 
  • Yaşadığı olumsuzluk karşısında ofis arkadaşı ile iletişimini bozarak iş saatlerini çekilmez kılmayacak ancak onunla neleri paylaşıp neleri paylaşamayacağını bilebilecek ve eğer dikkatli hareket eder ve benzer durumla karşılaşmamak için  temkinli ve kayıtlı ilerlerse kendisini koruyabileceğini bilerek rahatça çalışmaya devam edecek ölçüde iyimserdir.

 

Kahramanımızın Polyannacılık Savunma Mekanizması geliştirmiş olduğu senaryoda;

  • Departmandan çıkan hatalı işin ofis arkadaşı tarafından işverene anlatılırken tüm hataya kendisi sebep olmuş gibi gösterildiğini ‘arkadaşınız bile sizin yüzünüzden verimli çalışamamış ve çaresiz kalıp size uyum sağlamak zorunda kalmış’ dediğinde durumu fark etmez, altında olumsuzluk aramaz. Bu kez hatasız bir iş çıkarmayı dener.
  • Ofis arkadaşı ile iletişimine, paylaşımına kaldığı yerden aynı şekilde devam eder.
  • İş arkadaşının işverene karşı kendisini kusurlu gösterip öne geçme çabasını fark etmez, koz olarak kullanabileceği bilgileri de ofis arkadaşı ile paylaşmaya devam eder.
  • Kısa sürede ofis arkadaşının kendisine karşı işlediği davranışı göz ardı ederek kendisini olumsuzluk içinde bulmaktan ve tedbirli davranma yükünden kurtarmış olur; ancak uzun vadede hiçbir tedbir almamış olduğu için ofis arkadaşı işvereni yönetici olmak için kendisinin en doğru kişi olduğuna ikna eder.
  • Ofis arkadaşının yönetici olarak uygun bulunmuş olması karşısında ofis arkadaşını kutlar ve arkasında herhangi bir farklı sebep aramaz.

     

Sağlıklı Bir İyimserlik Geliştirmek İçin Bazı Öneriler

Sağlıklı bir iyimserlik her yönü ile faydalı ve insanın geliştirmesi gereken bir özelliktir. Sağlıklı bir iyimserlik geliştirmek isteyen kişilerin uygulaması gereken bazı önerileri sizler için şöyle derledik:

  • Başınıza gelen bir olayı düşünürken bu olayın gelişmesindeki payınızı değerlendirin, ancak olaydaki rolünüzü büyütmeyin.
  • Hata yaptığınızı kabul edebilirsiniz ancak bunun dünyanın sonu olmadığını ve siz dahil her insanın hata yapabileceğini fark edin.
  • Başınıza gelen negatif olaylarda her zaman pozitif bir yan olabileceğini unutmayın.
  • Bir olayı değerlendirirken öncelikle sizin için olumlu olabilecek yanlarını gözden geçirin.
  • Kötümser olmamak; durumu her yanı ile düşünmekten ve değerlendirmekten kaçınmak değildir. Olayları her yönü ile görün ve o noktaya gelmesinde etkili olan olumsuzlukları da tanıyın. Ancak bunlara çok fazla üzülmek yerine, tekrarında nasıl davranırsanız sonucun olumsuz olmayabileceğini bulmaya odaklanın. Kötü taraflarına hiç bakmamak sizi toksik iyimserliğe ve nihayetinde polyannacılığa sürükler. 
  • Mağdur ya da suçlu psikolojisinden arının.
  • Bir profesyonelden izleyebileceğiniz yol ve buna engel olan tetikleyicilerinizi tanımak adına psikolojik destek almaktan çekinmeyin.

 

Tüm bunlar sizin sağlıklı iyimserlik olgusu geliştirmenize ve böylece hem günlük hayatta hem de hayatın her alanında daha sağlıklı ve iç huzura sahip bir birey olmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca sağlıklı iyimserlik, insan psikolojisi açısından da oldukça önemli bir olgudur. 

Polyannacılığın Kaçış veya Savunma Mekanizması Olarak İşlevi

Savunma mekanizmaları kişiyi kısa vadeli olarak kaygı, öfke, hüzün gibi olumsuz duygulardan uzak tutar. Dolayısıyla en büyük işlevlerinin olumsuzluklardan kaçış yolu olmak olduğu söylenebilir.

Farklı savunma mekanizmaları farklı olumsuzluklardan kaçış yolu olarak işlev görebilir. Örneğin ‘inkar’ kimi zaman kavga ve suçluluktan, ‘karşıt tepki geliştirme’ hatalı olma olgusundan, ‘yüceltme’ ise kaygıdan kişiyi kısa vadeli olarak uzak tutar. 

Polyannacılık da tıpkı diğer savunma mekanizmaları gibi olumsuz duygu ve durumlardan kaçış yolu olmak  işlevi üstlenir. Bu anlamda polyannacılığın özellikle kaygı, hüzün ya da öfke gibi bireysel olumsuzlukları engellemek adına kullanıldığını söyleyebiliriz. 

Örneğin kişi bir ayrılık sonrası sağlıklı bir yas süreci geçirmek ve hüznünü yaşamak yerine polyannacılık mekanizması ile olaya toksik iyimser bir gözle bakabilir ve yas sürecini sağlıksız bir şekilde erteler. Bu durumda polyannacılık; kişiyi hüzün duygusundan uzaklaştıran bir kaçış yolu olma işlevini üstlenmiştir. Bu örnek öfke, endişe vb. başka negatif duygular ortaya çıkaran olumsuz durumlar için de arttırılabilir. 

Ancak unutmamalıyız ki bu toksik iyimserlik ve polyannacılık; kısa vadede olumsuzluklardan kaçış yolu olma işlevini üstlense de uzun vadede devamlı ve yoğun bir hâl aldığında başlı başına bir dezavantaj olma durumuna gelebilir. 

 

İyimserliği dengede tutmakta zorlanıyorsanız, bunu tek başınıza başarmak zorunda değilsiniz. Farklı bakış açıları kazanma ve hayat kalitenizi arttırma yolunda yürürken elinizi tutmaya hazır onlarca psikoloğu PsikologOfisi’nde bulabilir, hemen şimdi anasayfamızda listelenen psikologlarımızın profillerini inceleyerek size en uygun profesyoneli seçip kolayca randevunuzu oluşturabilirsiniz. 

Yazar
Avatar
Eren Artun ErgülPsikolog15 Kasım 2024
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı