Megalomani Ne Demek?

Megalomani Ne Demek?

Her insan kendine değer verir, kendini önemli görür ve bu durum psikolojik ve fiziksel sağlık açısından kişinin kendini önemsemesi anlamına gelip, oldukça gerekli ve önemlidir. 

Kişiler kendilerine önem vermeli, özen göstermeli ve kendi hayatlarının merkezine kendilerini koymalıdır. Ancak elbette bu özenin bir sınırı ve ölçüsü vardır.

En önemlisi kişi; her insanın önemli ve değerli olduğunu, herkesin kendi hayatının başrolü olduğunu idrak ederek hareket etmelidir. Bazı durumlarda kişi; kendini olması gerekenden fazla önemli, ve diğer insanlara göre daha üstün görür ve bu önemseyiş hem kendisi hem de etrafındakiler için sağlıksız bir hal alır.

İşte bu psikolojik sorunun adı megalomanidir; ve kendini üstün görme, küçümseyici konuşma ve davranışlar, başkalarının düşünce ve duygularını göz ardı etme, egoist tavırlar sergileme gibi davranışlarla karakterize bir sorundur. Oysa ki çoğu zaman bu kişiler eleştiriye karşı fazla duyarlıdır ve aşağılık kompleksi yaşamaya oldukça meyillidir. 

Bu açıklamalar ışığında megalomani, narsist kişilik bozukluğu aynı gibi görünse de aslında megalomanide kişinin kendini koyduğu seviye ve gösterdiği üstün olma çabası daha fazladır.

Özellikle eleştiriye karşı aşırı duyarlılık, övülmeye ve övüldüğü kişilere bağlanma eğilimi gibi davranışları açısından megalomani, narsist kişilik bozukluğundan ayrışmaktadır. 

Megalomani Belirtileri Nelerdir?

Megaloman da dediğimiz, megalomaniye sahip olan insanlar aslında kendisini çabuk ele verir; çünkü bazı net belirtilere sahiptir. 

Ancak yine de megalomaninin üstünlük kompleksi, narsistik kişilik bozukluğu gibi diğer bazı psikolojik sorunlardan ayrışması için de birtakım belirtilere ihtiyaç duyarız. 

Megalomaninin belirtileri şöyle sıralanabilir: 

  • Aşırı yüksek öz güven, ego
  • Kibirli tavırlar
  • Bir ortamda sürekli dikkat çekme çabası içinde olmak
  • Bir başkasının başarısının öne çıkmasından dolayı rahatsız olmak
  • Karşıdakini dinlemeyerek sürekli kendinden ve hayatından bahsetme çabası içinde olmak
  • Bir başkasının yeteneklerini küçümsemek
  • Manipülasyon
  • Başkalarının dertlerini ve sıkıntılarını dahi küçümseyerek kendi dertlerinin daha büyük ve zor olduğunu söylemek
  • Hatalarını kabul etmeyerek sürekli üçüncü kişileri suçlamak
  • Belirgin bir üstünlük duygusu
  • Mükemmeliyetçilik
  • Sürekli gerçek olamayacak vaatler sunmak

Megalomaninin Etkileri Nelerdir?

Megalomaninin günlük hayatta hem ilişkilerde, hem iş ve kariyer dünyasında, hem de psikolojik sağlık üzerinde pek çok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Bunun en büyük sebebi; megaloman kişinin aşırı üstünlük duygusu, küçümseme olgusu ve kibri nedeniyle iletişim yeteneklerinde aşırı düşüş olması, eleştirileri olgunlukla karşılayamaması ve empati yeteneğinden yoksun kalmasıdır. Bu durumlar hem kişinin hayatında hem de çevresindekilerin hayatında oldukça negatif etkilere yol açacaktır. 

İş hayatında megalomani kişinin sürekli rekabet duygusu içinde olmasına, ekip arkadaşlığı ve takım çalışmaları yapmakta zorlanmasına, bir başka iş arkadaşına karşı kendine zarar verecek boyutta hırs yapmasına ve daima kendini ön plana atmasına neden olur. Bu durumlar da hem kişinin verimli bir çalışan olmasının önüne geçecek hem de kişiyi fazlasıyla yoracaktır. 

İkili ilişkiler ve arkadaşlık ilişkilerinde ise megalomani; kişinin kendini ön planda tutarak partnerinin ya da arkadaşlarının isteklerini ve beklentilerini göz ardı etmesine, iletişim sorunlarında yaşanan tartışmalarda çözüme ulaşmak yerine haklı çıkmaya çalışılmasına neden olur ve tüm bunlar ilişkilerin yıpranmasına ve ilişki içinde yer alan kişilerin mutsuz olmasına neden olur. 

Günlük hayatta da megalomani kişinin kendisi açısından ve hayatının parçası olan kişiler açısından oldukça negatif etkilere yol açar. Çünkü megalomanisi olan kişi en ufak bir eleştiriyi dahi olgun karşılayamaz, daima övülmek ister, iletişim sorunları yaşar ve karşısındaki ile empati kurmaya dahi çalışmaz. 

Adler’in Üstünlük Kompleksi Teorisi

Alfred Adler, psikoloji üzerine çalışmalar yaparken özellikle aşağılık ve üstünlük kavramları üzerinde düşünmüş ve çalışmalarını yönetmiştir. 

Adler bu konuda özellikle; kişide aşağılık kompleksinin var olduğunu; bu hissin aşırı telafi edilmesi durumunda ise üstünlük kompleksinin ortaya çıktığını söylemiştir. 

Adler’e göre insan ömrünün ilk altı yılı kişiliğinin gelişiminde büyük bir rol oynamaktadır ve üstünlük ya da aşağılık kompleksi de bu dönemde ortaya çıkmaktadır. 

Bu dönemde çocuklarda ilk olarak aşağılık duyguları oluşacaktır. Bunun sebebi; çocuğun çevresine bağımlı ve muhtaç olmasıdır. Bu bağımlılık ve etkileşim arttıkça da aşağılık duygusu gelişir. 

Daha sonra birey bu duyguyu kontrol altında tutar ve doğru yönetirse sağlıklı bir güven duygusu ortaya çıkacak ve kişi öz güvenli biri halini alacaktır. 

Ancak birey bu duyguyu kontrol altında tutamayabilir ve sürekli mahcubiyet duyan, diğer insanlara muhtaç ve kendini diğerlerinden daha aşağıda gören bir yapıya bürünebilir. Böyle bir durumda aşağılık kompleksi ortaya çıkacaktır. Bir de tam aksi söz konusudur. Bu durumda da kişi; çocukluktan gelen aşağılık duygusunu kontrolsüz bir şekilde yönetir ve aşırı telafi eder. Kendini hiçbir şeye ve hiç kimseye muhtaç olmadığı, herkesten üstün olduğu düşüncesine kaptırır ve sonucunda üstünlük kompleksi ortaya çıkar. 

Bu durumda çocuğun ebeveyni tarafından aşırı övülmesinin, her istediğinin yapılmasının ve kendisinin özel bir çocuk olup; diğer çocukların ondan daha az zeki olduğunun hissettirilmesinin de elbette etkisi bulunmaktadır. 

Freud’un Narsisizm Teorisi

Freud, tüm çalışmalarını narsisizm üzerine yapmasa da bu konuda da görüşlere sahiptir. 

Narsizmi kısaca; dış dünyadan soyutlanmış durumdaki cinsel enerjinin benliğe yani egoya yönelmesi olarak tanımlayan Freud, bu durumun bebeklikten bu yana var olduğunu söylemektedir. 

Freud’un düşünceleri aslında bu yönden Adler’den farklılaşmaktadır. Bir taraf çocukların ilk olarak narsisizm ile tanıştığını; diğer taraf ise aşağılık duygusu ile tanıştığını söyler.

Çocuklarda doğal olanın aşağılık duygusu olduğunu söyleyen Adler’in aksine Freud, bebeklerin ilkel bir narsistlik duygusu ile dünyaya geldiğini söyler. Dolayısıyla Freud’a göre bebekler narsist olarak; yani benmerkezci ve hayatı kendisinden ibaret gören bir duygudurum ile dünyaya gelir. Daha sonra farklı nesnelerin ve insanların keşfi ile bu duygu körelir ve yönlendirilmeye açık hale gelir. 

Freud, bu keşif ile beraber bebeğin içindeki sevginin yalnızca kendine yönelik olmaktan çıkıp nesnelere ve farklı insanlara da yönelmesi gerektiğini ve bu sayede bireyde narsisizmin körelerek sağlıklı bir öz güvene dönüşeceğini söylemiştir. 

Megalomani İle Başa Çıkmanın Yolları

Megalomani ile başa çıkmanın hem bireyin kendisinin uygulayabileceği hem de profesyonel destek ile uygulanabilen birçok yolu vardır. Bunlardan kişinin kendi uygulayabilecekleri şöyledir:

  • Yoga, meditasyon gibi zihni arındıran ve benlik algısını iyileştirerek, farkındalığı arttıran aktiviteler megalomaninin üstesinden gelmek için oldukça faydalıdır.
  • Sosyal aktiviteleri arttırmak ve insanlarla kurulan etkileşimi fazlalaştırmak kişinin benlik algısının iyileşmesi üzerinde oldukça etkilidir. 
  • Megaloman olmak kimi zaman kişiye, kendisi açısından bir problem gibi görünmeyebilir. Bu nedenle megalomaninin ne olduğunu ve etkilerini iyi öğrenmek de önemlidir. 
  • Arkadaşlar ile çeşitli oyunlar oynamak ve bu oyunlarda kazanmaya değil eğlenmeye odaklanmak da kişinin üstünlük duygusunu yenmeye ve farkındalık kazanmasına yardımcı olur. 

 

Kişinin profesyonel yardım alarak uygulayabilecekleri ise şöyledir:

  • BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi): Kişide megalomani etkisi olan düşüncelerin kaynağındaki inanış ve kalıpları keşfederek bunları çözümlemeyi hedefler.
  • Aile Terapisi: Kişinin aile dinamiklerinin megalomani üzerindeki etkilerini çözümleyebileceği gibi megaloman bir bireyin aile yapısının iyileştirilmesi üzerinde de çalışılabilir. 
  • Bunlar yanında konuşma terapisi, psikodinamik terapi vs. terapi türlerinden de destek alınabilir.
  • İlaç kullanımı: Mutlaka bir doktorun karar vermesi gereken ilaç tedavisinde genellikle antidepresanlar ve bipolar bozukluğun mani dönemleri için kullanılan antipsikotikler tercih edilir. 

Megalomaniye Yönelik Yanlış Anlaşılmalar

Megalomaniye yönelik birtakım yanlış anlaşılmalar bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Megalomani yalnızca kişinin etrafını değil, kendisini de oldukça negatif etkiler.
  • Megalomani bir karakteristik özellik değildir; aksine kişinin çocuklukta yaşadığı ağır bir travmadan dolayı dahi meydana gelebilen bir psikolojik sorundur.
  • Megalomani kalıcı değildir; doğru yöntemlerle baş edilebilir bir sorundur.
  • Megalomani yalnızca yetişkinlerde görülmez; ergenlerde de sıklıkla ortaya çıkar.
  • Megalomanide çoğu zaman kişi gerçek dünya ile hayal dünyasını ayırt edemez.
  • Megalomaninin ortaya çıkmasında genetik faktörlerin de etkisi olabilmektedir.

Megalomani Kalıcı Mıdır?

Megalomani; genetik faktörler, çocukluk travmaları ve çevresel faktörlerle de ortaya çıkabilen, kişiye ve çevresine birçok negatif etkisi olan bir psikolojik bozukluktur. Ancak elbette doğru yöntemler uygulandığında bu etkileri ortadan kaldırmak ve ayrıca megalomani ile baş etmek elbette mümkündür. 

Bu açıdan hem kişinin kendi çabaları hem de gerektiğinde profesyonel destek alması oldukça önemlidir. Kişi megalomani ile baş etmek için sosyal çevresini genişletmeli, verim alabileceği insanlarla bir araya gelmeli, yoga ve meditasyona başvurmalıdır. Ancak elbette gerektiğinde profesyonel desteğe başvurmayı da ihmal etmemelidir. 

Burada uygulanabilecek bazı terapi yöntemleri ve sosyal gruplar megalomaninin kalıcı hâle gelmesinin önüne geçecektir. Kimi zaman megalomani için ilaç kullanımına da karar verilebilir.

Tüm bunlar kişinin megalomani ile baş etmesine yardımcı olur ve bu sorunun kalıcı hâle gelmesini önler. 

Megalomani’nin Diğer Ruhsal Bozukluklarla İlişkisi 

Megalomani çevresine olduğu kadar kişiye de zarar veren; oldukça negatif etkili bir psikolojik sorundur. Megalomaninin özellikle depresyon, anksiyete bozukluğu ve asosyallik ile yakından ilişkisi bulunmaktadır. 

Megalomaniye sahip olan kişi; sürekli etraftakilerin onu eleştireceği ve sahip olduğu üstünlük duygusunun zedeleneceği bir olay gerçekleşeceği kaygısı ile yaşar. Bu kaygının zamanla anksiyete bozukluğu boyutuna ulaşma ihtimali oldukça yüksektir. 

Kişi, etrafındakilerden daha üstün olduğu ve kimsenin onun seviyesinde olmadığı düşüncesindedir ve bu düşünce zamanla onu yalnızlaştırır; ayrıca etrafındakilere olan tepkileri ve yaklaşımları, çevrelerindeki kişilerin zamanla megaloman kişiye karşı mesafe almaları ve onun sosyal ortamlardan soyutlanmasına yol açar. 

Bu olgu ise kişide asosyalliğin ortaya çıkmasına neden olabilecektir. Ayrıca megalomaniye sahip kişiler içten içe büyük bir aşağılık kompleksine sahiptir ve çok eleştirildiği ya da övülmediği bir iş ortamında ya da başka bir ortamda bulunmaları hâlinde bu aşağılık kompleksinin gün yüzüne çıkma olasılığı oldukça fazladır.

Tüm bunlar ise kişide zamanla depresyon ortaya çıkmasına neden olacaktır. 

Hayatınızdaki Birinin Megaloman Olduğunu Nasıl Anlarsınız? 

Hayatınızda bir megaloman olduğunu anlamanın yolu aslında kolaydır. Bu kişiler kibirli ve aşırı yüksek öz güvenli, ona yönelttiğiniz en ufak bir eleştiriyi dahi kaldıramayan, onu övdüğünüz sürece yanınızda olan kişilerdir. 

Ayrıca ona bir sıkıntınızı anlattığınızda sizi dinleyip anlamaya çalışmak yerine; kendisinin sizden daha fazla sıkıntıya sahip olduğunu anlatmaya başlar. 

Aynı şey başınıza gelen iyi bir olayı anlatırken de geçerlidir. Ayrıca bu kişilere hatalı olduğunu ya da ona kızıp, kırıldığınızı söylediğinizde beklediğiniz tepkiyi alamazsınız. 

Sizden özür dileyip kendini açıklamak yerine size yüklenir ve aslında hatanın sizde olduğunu söyler. Bu tip negatif ve kendini ön plana çıkarmaya yönelik olduğu açık olan özellikler hayatınızda var olan bir kişinin megaloman olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır

Peki tüm bulara bakacak olursak; sizin hayatınızda megaloman veya megaloman kişiler var mı? Hangi özelliklerinden anladınız? Bu kişilerle ilişkilerinizi sürdürürken en çok hangi noktalarda zorlanıyorsunuz? Yorumlarda buluşalım…

Yazar
Avatar
Eren Artun ErgülPsikolog18 Temmuz 2024
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı